Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) çocuklara yaklaşımı ve İslam’ın çocuk eğitimine bakışı, günümüz okul öncesi din eğitiminde nasıl bir rehberlik sağlıyor?
Çocuk her şeyden önce Yüce Allah’ın (c.c.) anne babaya verdiği bir emanettir. Çocuk dünyaya fıtratla yani Allah inancı ve inanma duygusuyla doğar. İslam’da bu emanetin korunması ebeveynin en başta gelen görevidir. Bu sorumluluk Kur’an-ı Kerim’de “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (Tahrîm, 66/6) ayetiyle ifade edilir ve Hz. Peaygamber (s.a.v.) de “Hepiniz çobansınız ve hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz.” (Buhârî, Cum`a 11) hadisiyle bu önemli göreve vurgu yapmıştır.
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hayatına ve hadislerine baktığımızda, çocukların eğitimine yönelik önemli uygulamaların ve mesajların olduğunu görürüz. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
1. Çocuk doğduğunda sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okunması
2. Akika kurbanı kesilmesi ve muhtaçlara dağıtılması
3. Çocuklara güzel isimler verilmesi, olumsuz ifadelerden ve lakaplardan korunması
Hz. Enes (r.a.), “Ben hayatım boyunca Resulallah’tan en küçük olumsuz bir söz duymadım” demiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.) çocuklara büyük değer verirdi. Örneğin, Umeyr’in (r.a.) çocukken kuşu öldüğünde, Hz. Peygamber (s.a.v.) onun yanına giderek baş sağlığı dileyerek üzüntüsünü gidermeye çalışmıştır.
Çocuğun kendisini, ailesini tanıması, dini değerlerini öğrenmesi ailede gerçekleşir. Bir ailede dünyaya gelen çocuk için anne, baba ilk eğitimcilerdir ve ev ilk eğitim yeridir. Çocuk için aile ortamı dünya ile ilk etkileşim yeridir. Çocuk, öncelikle anne baba ve diğer aile üyelerini izler. Bu yönüyle ibadetlerin, dini değerlerin, ahlakın samimi duygularla yani ihlasla yaşanılması çocuğun gelişiminde en önemli meseledir. Çünkü çocuk için anne, baba taklit edilen ilk modellerdir. Dini gelişimde çocuk için aile ortamı büyük önem arzeder. Çocuk içine doğduğu ailede sevgi, şefkat, merhamet ve güven ortamını bulmalıdır. Çocuk bu duyguları yaşayarak aileyi bir sığınak, anne babayı en güzel model olarak ve yapılan bütün davranışları mutlulukla benimser. İslam’ın çocuk eğitim anlayışında çocuğun merkezde olduğu bir eğitim vardır.
Ramazan ayında gerçekleştirilen iftar davetleri, teravih namazları, cami ziyaretleri ve mukabeleler gibi sosyal aktivitelerin çocukların sosyal-duygusal gelişimine ve gerçek hayat deneyimi kazanmasına etkileri nelerdir?
İftar yemekleri, teravih namazları, cami ziyaretleri ve mukabeleler çocukların değerler eğitimi yönüyle çocukların gelişimini sağlayan eğitim faaliyetleridir. Bu etkinlikler çocukluk döneminde çocuğun ruhuna, duygularına dokunur ve Müslüman karakterinin gelişiminde büyük rol oynar. Aile ve akrabaların birlikteliği ile iftarlar çocukta aidiyet duygusunu oluşturur. İftar vaktini aile üyeleriyle birlikte geçiren çocuk kendisini o ana ait hisseder. Çocuk, birliktelik ile Ramazan ayının kudsiyetini daha iyi anlar. Çocuklar iftarlarda birçok kavramı ve değeri tanıma fırsatı bulur. Hep birlikte iftarı beklerken çocuklar ezana kulak kesilir, hurma ile iftar açmayı, besmeleyi, yeme içme adabını, hamdetmeyi ve yedikten sonra duayı öğrenir. Sofrada yer alan nimetlerin Allah (c.c.) tarafından verildiğini ve O’na (c.c.) şükrü öğrenir.
Çocuklar önce büyüklerin davranışlarına bakarlar. Sözler ve davranışlarda olan uyum, çocuğu derinden etkiler. Hatimler çocukların büyüklerde Kur’an’a olan sevginin, hürmetin izlendiği ve Kur’an’ın dinlendiği güzel zamanlardır. Kur’an okumak için abdest alma, Kur’an okurken oturuş, Kur’an’ı tutuş gibi detaylar çocukların dikkatinden kaçmaz. Hatim okumalarında çocuk, Kur’an okuma ile bir araya gelen insanlarda Yüce Allah’a olan saygıyı hisseder.
Günümüzde aileler çocuklarına değer aktarımı konusunda zorlanıyor. Ramazan ayında evde yapılan hazırlıklar, paylaşılan özel anlar ve birlikte gerçekleştirilen ibadetler, sizce aile bağlarını ve değer aktarımını nasıl güçlendiriyor?
Ramazan ayı aileler tarafından çocuklara milli ve manevi değerlerin aktarılmasına yönelik çok iyi değerlendirilmesi gereken bir değerler okuludur. Ramazan ayının oluşturduğu atmosfer ve değişim aileler için çok önemli fırsatlar ortaya koymaktadır. Çocukların dini ve milli değerlerin öğretilmesinde, kazandırılmasında manevi bir iklim ayıdır. Bu ayın kendine ait manevi ortamı bireyi etkiler, dönüştürür ve geliştirir. Çocuk bu ayda manevi bir eğitim sürecini yaşar. Ailenin konumu bu eğitim sürecinde belirleyici ana faktördür. Anne babanın şahsiyetleri değerlerin aktarılmasında çocuk için en önemli husustur. Ebeveynin dini samimi olarak yaşadığı bir ortamda çocuklar süngerin suyu emmesi gibi bu manevi ortamı emer ve bu süreçte karakterlerini oluştururlar. Büyüklerin dini duyarlılığı, samimiyeti, dini ibadetleri, değerleri doğru bir şekilde ortaya koymaları ve çocuğun bu ortama duygu, düşünce ve inancıyla katılımının sağlanması, bu katılım için gerekli imkânların çocuğa göre oluşturulması imani değerleri çocukla buluşturur. İnanç, duygu ve maneviyatın farklı ibadetlerle somutlaştığı Ramazan ayı çocuğa dini değerlerin kazanılmasında iyi bir öğrenme imkânı sunar.
Ramazan ayında yapılan sosyal yardımlaşma faaliyetlerinin, zekât, fitre ve sadaka gibi ibadetlerin çocuklarda merhamet, paylaşma ve empati duygularını geliştirmesi hakkında neler söylersiniz?
İnfak, paylaşma ve yardımlaşma değerlerini öğretmeden önce, çocukta paylaşma duygusunun gelişim sürecinde ne zaman başladığı bilinmelidir. Ayrıca, bu gelişim döneminin özellikleri de eğitim sürecinde dikkate alınmalıdır. Okul öncesi dönemde çocukta paylaşma duygusu 3 yaşında oluşur. 2-3 yaşlarında çocuklar “benmerkezci” olurlar. Çocuklar bu dönemde her şeyin kendileri için olduğunu düşünürler. Bu dönemde paylaşma eğitimi arkadaşlarıyla oyuncak, kalem gibi eşyalarla al-ver oyunu gibi eğlenceli etkinliklerle zorlama olmaksızın yapılmalıdır. Hediyeler çocukta paylaşma duygusu geliştirilebilir. Çocuklar için hayvanlara yiyecek ve içecek verme, paylaşma duygusunu geliştiren önemli faaliyetlerdendir. 5-6 yaşlarında ise paylaşma duygusu çocukta daha iyidir. Bu dönemde çocuklarla yardımlaşmanın anlam ve önemi konuşulmalıdır. Ramazan ayı, yardımlaşmanın anlam ve önemini anlatmak için çocuklara büyük imkân sağlar. Bu mübarek ay, çocuklar için yardımlaşma duygusunu besleyen önemli bir zaman dilimdir. Çocuklarla birlikte yardım etkinliklerini gerçekleştirmek, onlarda merhamet, yardımlaşma ve arkadaşlık duygularını güçlendirir. Ramazan ayında sadaka kutusu yapmak, çocukla birlikte fitre ve zekât yardımını konuşmak da bu sürece katkı sağlar. Ramazan ayında erzak yardımını çocuklarla birlikte yapmak, çocuklar için iftar daveti planlamak ise çocukta birlik ve yardımlaşma duygusunu kazandıran bazı etkinliklerdendir.
Çocukların dua ve şükür gibi manevi değerleri içselleştirmesinde Ramazan ayının sunduğu imkânları nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle iftar öncesi ve sonrası yapılan dualar, çocuklarda nasıl bir bilinç oluşturuyor?
Dua çocukların hayatında görülen ibadetlerin başında gelir. Okul öncesi dönem çocuklarında dua etme çok yaygın bir davranıştır. Çocukların namazla birlikte en fazla andıkları ibadet duadır. Dua çocuğun duygu, düşünce ve sözüyle bilfiil katılım gösterdiği bir ibadettir. Çocuk dua ile Allah’a duygu ve düşüncelerini anlatır ve O’na (c.c.) bağlılık gösterir. Çocuklar bu dönemde dua etmeye çok meyillidir. Çocuklar diğer ibadetlerde olduğu gibi dua etmeyi de iyi modelleri izleyerek öğrenirler. Dua eğitimi verilirken zorlama asla olmamalıdır. Çocuğun söyleyemeyeceği zor ve karmaşık ifadelere duada yer verilmemelidir. Kısa ve öz dualar tercih edilmelidir. Ramazan ayı boyunca çocuğun dua eden anne, babayı görmesi çok önemlidir. İftarların ve sahurların başında ve sonunda dualar çocukta büyük heyecan ve sevinç oluşturur. İftarı beklerken dua ve şükür içerikli sohbetler çocukların kulluk bilincini kazanmalarında çok etkilidir. Sofrada olan nimetlerin yaratıcısı, nimet verici olarak Yüce Allah’ı (c.c.) anmak ve O’na teşekkür etmeyi ailece birlikte yapmak çocukta şükür bilincini geliştirir. Çocuğa şükür bilincini kazandırmak için varlığımızın, vücudumuzun, ellerimizin, ayaklarımızın, tabiatta yer alan meyvelerin, hayvanların, çiçeklerin, güneş ve yıldızların Yüce Allah (c.c.) tarafından bizim için yaratıldığı ifade edilir. Yüce Allah’ın (c.c.) bizi çok sevdiğini ve her şeyi bizim için yarattığını söyleriz. Bütün bunlara karşı da O’na (c.c.) teşekkür etmemiz gerektiğini anlatırız. Dua ile Yüce Allah’a şükretmenin aksatmadan yapılması çocukta Allah bilincinin gelişmesine katkı sağlar. Ayrıca, aile üyelerinin birlikte dua etmeleri de bu bilincin pekişmesinde büyük rol oynar.
Çocukların dini gelişiminde ‘etkinlik temelli eğitim’ yaklaşımının önemi nedir? Bu yaklaşımın çocukların dini-sosyal gelişim süreçlerine olan yansımalarını değerlendirir misiniz?
Muhatabın konumuna göre verilen mesajın tarzı ve yöntemi de farklıdır. “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et.” (Nahl, 16/125) ayeti ve “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin (sevindirin) nefret ettirmeyin.” (Müslim, Cihâd, (1732)) hadisi bunu çok güzel ifade eder. Bu eğitimde öncelikle “çocukluk” kavramı üzerinde durulmayı zorunlu kılar. Okul öncesi çocukluk döneminin iyi bilinmesi çocuğun dini, ahlaki ve manevi gelişimi için gereklidir. Bu dönem bilinmediği takdirde çocuğun dini gelişimini oluşturmak şöyle dursun çocuğa zarar da verilebilir. Bu dönemde çocuk için etkinlikler eğitimde hayati bir önem taşır. Çünkü çocuklar için bu dönem oyun çağı olup yoğun bir hareketlilik içinde olurlar ve eğlenme duygusunu daima isterler. Garry Landreth, “Kuşlar uçar, balıklar yüzer, çocuklar oyun oynar” sözüyle bu konunun önemini çok güzel ifade etmiştir. Çocuklar, durmadan saatlerce oyun oynar, bir işle meşgul olabilir, hareketlilik içinde olurlar. Bu onların doğal gelişimini gösterir. İşte bu dönemi dikkate alarak oluşturulan dini etkinlikler çocuğun eğlenmesiyle birlikte düşünmesini, sorgulamasını, keşfetmesini, anlamasını sağlar. Planlı olarak hazırlanan bu etkinlikler, çocuğu hem eğlendirir hem de onun dini değerlerini tanımasını, inancıyla bütünleşmesini ve hayatı anlamlandırmasını sağlar.
